Aşkın şeriatında yol alanlar gönlünde bir Leyla bulmalı.

Hülasa; Leyla’sına da Mecnun misali sevdalanmalı dır... Vesselam.

Kişinin gönlünde taşıdığı sevdanın hükmü ne ise; yolunu, istikametini ve hedefini o yolun şekline göre tanzim etmelidir... Vesselam

Seven sevgisini ispat eder. Sevgiyi ispat etmenin en bariz yolu sevgiliye karşı duyulan ilgi ve alakadır. İnsan mahbubunu sevdiğini ona ne kadar vakit ayırdığı ile ispat eder... Vesselam

Kays, Leyla ya aşık olur. Onu görebilmek, ona ulaşabilmek için zor şartların farkındalığıyla birlikte içindeki Leyla ya kavuşabilme arzusu çok

Mecnun çölde dolaşıp dururken, fark edemez namaz kılan bir dervişin önünden geçtiğini. Leyla’dan başkasını görmeye yasaklı olan gözleriyle göremez, namaz kılan dervişi. Namaz biter. Kırk yıllık bekleyiş yükünü bilen derviş öfkeyle hitap eder Mecnun’a.

Senin namaza saygın yok mu ey gafil, Secdedeki başın önünden nasıl geçersin?.

Derviş mecnunun hal durumunu göremedi.

Görseydi şayet, Aşk yanılgısıyla avunan yüreklerin sıtmaya tutulduğunu anlardı.

Aşk şeriatın yol alanlar, yeni bir sevdanın eşiğinde aşka uyanır, canı cananında canlanır ve her dem Leyla’ya uyanır. Gül bahçesinde Vuslat kokan düşler Leyla’ya uzanır...

Gönlünü Leyla’ya kaptırmışların şafaklarında, sabah güneşinin gamzeli tebessümleri saklıdır. Dağların doruklarında hiç kaybolmayan beyazlıklar,

Nar-ı aşkın sevdasıyla kavrulan yüreklere serinlikler bahşeder.

Özürden bir haber, paslı vicdanlara bir hançer gibi saplanan sözler dökülür.

“Be hey derviş, ben Leyla'nın aşkından seni göremedim. Ya sen, huzurunda bulunduğun Mevla'nın aşkından beni nasıl gördün?”

Aşkın şeriatında yol alanlar gönlünde bir Leyla bulmalı.

Hülasa; Leyla’sına da Mecnun misali sevdalanmalı dır... Vesselam