Web Tasarım Ankara

 BİR ADAM YARATMAK 3 perde

Yazan: Necip Fazıl Kısakürek

Yönetmen: Mehmet Tahir İkiler

Reji. Ast: Kadir Çöklü

Müzik: Kemal Günüç

Oyuncular: M.Tahir İkiler, Erdinç Öcal, Bayram Tonoğlu, Celal Murat Usanmaz, Buse İkiler, Ömer Faruk Nas, Şevket Çetin, Azer Can Okutan, Mehtap Maman, Banu Dilmen, Şahset Berber,  Hasan erten,

KONU: Olayı “meçhul bir tarihte İstanbul’da” geçen üç perdelik piyeste Hüsrev, hayatı kaderin ve tesadüflerin yönettiğine inanan, kırk yaşlarında bir yazardır. Son oyunuyla büyük bir başarı sağlamış, eserde yalnız bir nokta: oyun kahramanımın, annesini, kazâ kurşunu ile öldürmesi, seyircilerce yadırganmıştır. Hüsrev, bir dost toplantısında bunun, garipsenecek bir şey olmadığını anlatmak için, ruh hastalıkları doktoru Nevzat’ın tabancasını ister ve oyundaki çocuğun şarjörü nasıl boşalttığını gösterir. Tabancayı, oyundaki anneye çevirir gibi annesi Ulviye’ye çevirmiştir ve sonrasını oyuna bırakalım…

OYUN VE NACİP FAZIL KISAKÜREK HAKKINDA

Necip fazıl Kısakürek Fikir çilesinin ıstırabı ile yanıp tutuşan düşüncelerini, Yüreğinin çıkmaz sokaklarında dolaştırırken karşılaştığı gerçeklerle kendini ıstıraptan ıstıraba sürükleyiveriyor. Zihin dağarcığına yüklediği her yeni fikir, eski yaşantısıyla sonraki yaşama biçimine taban tabana ters düşmeye başlıyor. Bohem hayatının vermiş olduğu şaşaalı yaşam, şan şöhret onun yüreğini okşuyor gibi gözükse de ruhunda çelişki yumakları oluşturuyor. Vehim nebatlarıyla oluşan Şüpheler, ruhuna kezzap damlacıkları gibi yansıyor... Tiyatro Oyununda Beynimin etten yuvarlağı üstünde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor diye tabir ettiği düşünceleri beyninde kasırgalara, yüreğinde şüphe girdaplarına yol açıyor.  

   Şüpheyle yaklaşmaya mükellef olduğu dönemleri bohem hayatım diyerek şiirlerinde ve eserlerinde açıkça hissettiriyor…1937 yılında yazdığı Bir adam yaratmak adlı oyunun üçüncü perdesinde Mansur karakterinin Yakınlarından bu kadar şüphe etme sözüne karşılık oyunda ki Hüsrev karakteri aşağıdaki sözleri söyler…

Hüsrev: Şüphe mi dediniz?.. Bu bana göklerin cezası. Bir aralık öyle sandım ki gözlerime akrep kuyruğu gibi sivri bir mil sokuldu. Zehirden bir damla akıtıldı, Birde baktım hiç bir şey eski heyetinde değil. Birde baktım ki eskiye ait her şey yanlış,  ana, baba, dost, kadın hakkında bildiklerim yanlış, Su yüzüne çıkan leş sırtı gibi bir Dünya, bambaşka iklimleri, bambaşka insanlarıyla dünyamın yerini aldı,  Birde baktım ki her şey yeniden muayeneye yeniden tahkike muhtaç! Doğrusu bu muydu? Ne bileyim? Bana bu deliler dünyasını tek bir doğru emniyet içinde gösteren ceza Göklerin cezası!.. Bir adam yaratmak-3.perde

 

……

 

BİR YÖNETMEN İTİRAFI

    Şimdiye kadar yönettiğim ve oynadığım Bir adam yaratmak, Siyah pelerinli adam ve Tohum adlı eserlerin içinde yönetmen katkımı en çok hissettiğim siyah pelerinli Adam oyununun hemen her karesinde marifetlerimi özgürce kullanabildim. Oyunun cümle kurgusunu bozmadan iblisin şairi etki altına almaya çalıştığı bölümleri kara tiyatro tekniğiyle korku unsurunu öne çıkarmaya çalıştım ve onlarca örümceği, havada uçuşan elleri ve kafataslarını ve görkemli yılan kuklaların katkısıyla oyunu farklı bir atmosfere sürükledim.

     Tohum adlı eserde üstadın olmasını istediği sahne şeklinde ve dekor yapısında değişikler yaparak oyundaki figüran sayısını yükselterek oyuncuların sahnede rahat hareket etmesini sağladım. Oyunun cümle kurgusu sahne trafiğine uymak zorunda bırakması nedeniyle oyunun genel ortamında kalıp oyunculuğu getireceğinden oyuncularla masa başından çok sahne provalarına ağırlık vererek karakter çözümlemesine başvurdum.

     Bir adam yaratmak oyununun üç buçuk ay süren uzun prova sürecinin ilk bir ayını sadece kendi rolüm olan Hüsrev karakterine ayırdım. Diğer oyunculardan ayrı tek başıma eser çözümlemesine girişmemin sebebi Hüsrev karakterinin uzun ezber sürecinde diğer oyuncuların ezber metinleri kısa olmasından dolayı ezberlerinin kısa sürecek olması nedeniyle onlardan bir adım öne geçerek oyun provalarının sahne üzerindeki ritminin canlı olmasını sağladım. Sözcük şelalesi gibi sürekli kelimelerin döküldüğü bir oyunu sahneye koymak biz yönetmenlerin üretken yönlerini oyuncuların yeteneğine ve beceresine mahkum bırakır. Bizim becerimiz oyun rejisinde mucizeler yaratarak farklı yöntem ve teknik kullanmış olsak ta sonuç oyuncunun yeteneğine ve güzel konuşmasına, kelimeleri iyi tonlamasına bağlıdır.

 

…..

 

 

''Bir bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? Benim de beynimden, kan akıyor. Ben düşünmüyorum beynim kaynıyor. Görüyorum, gözlerimi yumunca görüyorum. Beynimin etten yuvarlağı içinde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor. Ben istemiyorum fakat hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu?

 

 

Fotoğraflar
Videolar
 
Yorumlar


Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...