Gece yarısı uykumun arasında buldum! diyerek sevinçle uyanmış ve yanı başımda bulunan çift dikişli karalama defterime hemen icadımı çizivermiş tim…
Geriye dönüp bakınca nereden nereye gelmişim çok iyi görüyorum...
Dünün baldırı çıplak sanatçı müsveddesi meğerse bugün yüzlerce oyuna imza atan bir yönetmen ve oyuncu oluvermiş.
Bana sevgiyi bağışlayanın sevgisini hissettiğimde karanlık dehlizlerim aydınlanmaya başladı... Birilerin beklerken beklendiğimi hissettiren en büyük aşkımı fark ettim...
Artık hayallerim suya düşecek diye kaygılanmıyorum.
Çünkü onlar düş, düşe yüzmeyi öğrenmişler...
Sonrasında ‘Sarı oğlan sende bu patlıcanlar gibi çürümek istemiyorsan dertlere ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durmalısın, içini daima temiz ve boş tutabilmeli sin...
Lakin unutma; İçindeki boşluğu neyle ve nasıl doldurduğuna dikkat etmelisin...
Yüzümdeki soru işaretini görünce tebessüm ederek ‘Neden boşuz diye sorgulama; çünkü Allah bizleri dolu olarak dünyaya getirseydi, hayatın, öğrenmenin hiç bir değeri ve anlamı kalmazdı.
1969 yılında naftalin kokan sandıklarda tanıştığım kuklalar ailemden biri gibiydi.