Oyuncuların en zayıf noktası alkış seslerini ışıkların parlaklığıyla cilalaması dır. Yıllarca emek verdiği sahneyi yükselme aracı olarak görenler şan ve şöhrete yüreklerini heba ederler.
Kader hiç ummadığımız anda bilmediğiniz bir yol çizebilir.
Çünkü kaderin üzerinde de bir kader var.
Kaderin Sahibi yılmayan pes etmeyen hak dostlarına o yolun bir adım sonunda inanılmaz bir mükâfat verecektir.
Seven sevgisini ispat eder. Sevgiyi ispat etmenin en bariz yolu sevgiliye karşı duyulan ilgi ve alakadır. İnsan mahbubunu sevdiğini ona ne kadar vakit ayırdığı ile ispat eder...
Bu haykırışları hakkı teslim etmek adına, İbreti alemin hayrına cesurca haykırmalıyız ki sevgisizlikten kuruyan yüreklerin tamah ettiği maddi çeşmeden uzaklaşıp maneviyat pınarından kana,kana su içsinler...
Vaktin hesabıyla plan yapanlara bir çift sözüm olacak; ‘’Ne kadar plan yaparsanız yapın, plandaki olan değil nasipte olan gelir başımıza.’’
Bana sevgiyi bağışlayanın sevgisini hissettiğimde karanlık dehlizlerim aydınlanmaya başladı... Birilerin beklerken beklendiğimi hissettiren en büyük aşkımı fark ettim...
Aziz Mahmud Hüdayi Üftade hazretlerine öğrenci olmak ister. Üftade’nin yanına gittiğinde Üftade ona şöyle der:” Sen mal mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır.
Meddah: Huzuru hazirun, cemiyeti irfan, lâindir, münafıktır, dinsizdir, kâfirdir şeytan, şeytanın lâinliğine münafıklığına, dinsizliğine, Rahmanın Birliğine Eyvallah.
Hak dostum hak diyerek bir başlayalım söze; ‘’Aklı olan anlar bunu, bu dünya bir misaf
Aynı topraklarda huzurla yaşayabilmenin hikmeti kardeşlikten geçer.
Kendimi kendimde bulabilmenin kapısını aralamıştım ve bu sayede hayat sahnesinde oyunculuğumun ne kadar geliştiğini fark ettim
"Dostlar; Bir Yerde Küçük İnsanların Gölgeleri Büyüyorsa Orada Güneş Batıyor demektir"
Çocukluğumuzda leğenlerde yıkanırken annelerimiz rahat dur etraf ıslanıyor diyerek kafamızda hamam kokulu sabunlar kırardı Anılarımın ucunda köşesinde annemin tatlı şiddetti olsa da hamam kokulu sabunları çok seviyorum...
Adaletiyle ve cesaretiyle bilinen Hz. Ömer’in bir güzel sözüyle başlayalım hikayemize. ‘’Beni kimsenin bilmesi önemli değil. Rabb’im bilsin yeter. Kim ne derse desin bana Rabbim kulum desin yeter.’’
Sonrasında ‘Sarı oğlan sende bu patlıcanlar gibi çürümek istemiyorsan dertlere ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durmalısın, içini daima temiz ve boş tutabilmeli sin...
Lakin unutma; İçindeki boşluğu neyle ve nasıl doldurduğuna dikkat etmelisin...
Yüzümdeki soru işaretini görünce tebessüm ederek ‘Neden boşuz diye sorgulama; çünkü Allah bizleri dolu olarak dünyaya getirseydi, hayatın, öğrenmenin hiç bir değeri ve anlamı kalmazdı.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerif-inde bizlere şöyle buyurmuştur. ''Kafir de olsa mazlumun âhını almaktan sakının.''
Yıl 1974 İzmir…
Gecenin bir yarısı yakamoz serenadıyla deniz kenarına çekilmiş koltukları beyaz deriyle kaplanmış 62 model kırmızı Chevrolet.
Önce barikatlar kuruldu sokaklara ve sonra Polisin sokulmadığı sokak işgalleri.
Kimilerine göre karanlıktı ama ona sorsanız küçük dünyasında açılan pencereyle gözleri görenlerden çok daha güzel şeyleri görür ve hissederdi…
Kimilerine göre karanlıktı ama ona sorsanız küçük dünyasında açılan pencereyle gözleri görenlerden çok daha güzel şeyleri görür ve hissederdi…
Oyunumuzu seyrederken kani olacağınız bir gerçekle karşılaşacaksınız. Gözlerini yitiren Büyük Usta Âşık Veysel, kaderin ona imtihan olarak verdiği sıkıntılara şükrederek hayata dünya gözüyle değil de, mana ve hikmetle bezenen gönül gözüyle bakmakta huzur
Köşesi olmayan bu yazımda Kukla karagöz ve temaşa sanatımız adına sert ifadeler kullandım ona göre okuyun ve ona göre düşünceleriniz bana iletin...
Köşesi olmayan bu yazımda Kukla karagöz ve temaşa sanatımız adına sert ifadeler kullandım ona göre okuyun ve ona göre düşünceleriniz bana iletin...
Annemin berberde kesilen saçlarımla yaptığı kuklanın üzerine yüzlerce kukla eklendi ama onların kokusu hiç birinde yok.
Bazı olayların görünen ve görünmeyen tarafları vardır ve ancak Derinliğine inince hikmetler çıkarabiliriz.
Cennet mekan Abdülhamit han hazretlerinin şöyle bir sözü vardır. ‘’Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta, sıkıntı ve felaket vardır. ‘’
Baş başa vermeyince taş yerinden oynamaz diyerek hikâyemize geçelim:
bu kıssadan nasibimize düşen mana "Bir şeyi gerçekten görmek istiyorsan” der meczup “gözlerini kapat da öyle bak"
Eğer bizler nefsimizi, irademizi, ruhumuzu Rabbin kelamı ile nurlandırmamış ve eğitmemiş isek, şeytanın çok fazla bir şey yapmasına gerek olmadığını gösteriyor bu örnek öykü.
Sofranda ki yemeği paylaşabilmek, okul yolunda beraber koşabilmek, askerde aynı safta, vatan için beraberce savaşabilmek hiç de zor değildir, sen yeter ki elini uzat…
''Perde Kurdum, ışık yaktım, bilenlerin meclisine gel,
İbret alan gözlerle seyret, kesin olarak bilmeye gel!''
’Dostlarınızı daima vefa ile hatırlayan sen ol! arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Şair der ki: Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.
Defterimi yola düşürmüş olsam da sakiye sohbet kalmazmış baki. Canlar; Bizi en sert eleştirenlerin çoğu zaman, Ümitsizliğe uğramış bir merak olduğunu unutmayın...
Yeter ki acı da ki hikmeti görelim ve şükredelim....
Her şeyin Allah'tan geldiğini ve imtihanda olduğunu bilmek, insanın kırılganlığını azaltarak direncini artırır.
Canlar bu hikâyeden payımıza düşen hisse; Hayatta başarılı olmanın yolu, kaç soru cevapladığımızda değil, Allahın rızasını kazabilmek için disiplin ve çevremize gösterdiğimiz sorumluluktan geçiyor…
Eşim olma, karım ol! Bakma böyle ilkel durduğuna, canlar ruhu vardır kelimelerin. Karı ve koca sözünün derinliğinde, eş kelimesinden çok ama çok şey anlatır bizlere.
İbni Sina, dağları bekleyen "Korku"nun dehşetini lafta bırakmaz. Bir de ünlü deneyle kanıtlar. İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar...
İstidadımın en keyifli yönü Meddahlık tarafım olduğuna inanıyorum.
Meddah olarak anlatmaya çalıştığım Peygamber kıssalarımın ilk bölümü...
Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan nasibimize düşen söz ''Hayat Hicrettir, mümin ise müebbet muhacir...''
Bu hikayeme destek veren nesneler Baston, Peşkir, sarık ve kukla.
Hikayelerim izinsiz kullanılamaz...
Anneler başımızın tacıdır ve onların evlat sevgisi hiç bir şeyle ölçülemez… İzinsiz kullanılamaz.
Milletin ne sandığı, ne dediği umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki derdi, tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.
Umutların tükendiği her noktada, Allah’ın rahmet ve umut kapısı hep açıktır. İZİNSİZ KULLANILAMAZ
Osmanlı Arşivlerinden edindiğim bu kıssada kullanılan nesneler baston, sarık ve peşkir.
İzinsiz kullanılamaz.
Lakin her şeyi ezbere bilen bendeniz hayal peşinde çarıksız taban, Ahir vakit zamanının son demine geldiğimde ahiret senaryosunu ezberimden çıkardığımın farkına varmışım...
Aşkın Aşkını; sükûtun dinginliğinde sabır ile vücut bulmasını istiyorsak;
Yüreğimize perde-i vuslat nidasını yüklemeliyiz. LA İLAHE İLLALLAH
Muradiye Öğretim Kurumların Bünyesinde açılan MURADİYE SANAT AKADEMİSİNDE Ankaralı gençleri sanatın naif dokunuşlarıyla istidadım ölçüsünde yetiştirmeye gayret edeceğim...
Mutluluk ve mutsuzluk arasında bir yer varsa Rabbım o yeri önce anneme sonrada bana miras bırakmıştır.
"Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek Ruhları sevmeyi deneyin."
Hak dostum hak diyerek başlayalım bir başka hikâyemize… İsim isme, cisim cisme, semt semte benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek vakit geçer demişler. Canlar geçen zamanın kıymetini bilmek için sizleri Semerkant’a götüreceğim...
Gel oyuncu kardeşim hiç bir şey için geç değil, bir küçük sevgi tohumunu büyütebilmek için kadrajımıza gerek yok kapa gözlerini ve yüreğinin vicdan örtüsünü kaldır...
Ve on bir ayın sultanı yüreğime fazlasıyla güç ve huzur verdiği için hatalarımı düzeltmemin arefesinde kendime söz veriyorum...
Bugünden sonra;
Bir insanı hayata bağlayan hava ve su nasıl bir gereksinimse oyuncular için gerilim öyle bir gereksinimdir. Şimdi bu bahsettiğim durum kafanızı biraz karıştırabilir...
Yüzlerce seçenek arasından en uygun tiradı seçmek ve tirat örneği bulmak oyuncu adaylarının zorlandığı bir durumdur. İşte seçmelerin ve sınavların en çok tercih edilen tirat örnekleri…
Efendim: Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan gönüllerinize düşen hazineyi unutmak istemiyorsanız sarıp sarmalayıp yüreğinizin bir köşesinde saklayın.
Efendim: Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan gönüllerinize düşen hazineyi unutmak istemiyorsanız sarıp sarmalayıp yüreğinizin bir köşesinde saklayın.